Bugünlerde gelinler harıl harıl düğün hazırlıkları içindeyken, benim gelinlerim çoktan hazırlandılar..
Her yere yayıldılar, narin narin, ince ince süzülüyorlar, al al yaptıkları tarlaları çünkü onların gelinlikleri kırmızı, hemde kıpkırmızı...
Bayılırım ben bu zarif, kırılgan çiçeklere. Gerçekten geline benzer gelincikler. Süresi çok kısadır, düğün günü biter bitmez gelinliği biten gelinler gibi yok olup gidiverir tarlalardan.
Gelincikler 1. Dünya Savaşı'nın en önemli sembolüymüş. Bir bölgede çok asker ölürse orada gelincik çiçeğinin yetiştiğine inanılırmış.
Bir Japon atasözü derki: Hayat bir gelincik gibidir. Dünü vardır yaşamıştır. Bugünü vardır, yaşıyordur. Ama yarını belli değildir.
Nerede, ne zaman gelincik tarlası görsem tutamam kendimi, dalarım çocuklar gibi toplarım gelincikleri. Aslında kıyamam da toplarken, çünkü boyunlarını büküverir, kalırlar elimde incecik. Koyarım güzelce vazomun içine, bakışırız birbirimize tam 1 yıl daha beklemek zorunda kalırım düğün gününü.
Bozcaada'nın meşhur gelincik şerbetini denemiştim, çok güzeldi. Yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim.
Keyif Dolu günleriniz olsun..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder